Genel Özellikleri;
Adı & Soyadı: Helena Nell Black
Uyruğu: İngiltere
Fiziksel Görünüş:Belinin aşağısına kadar uzun siyah hafif dalgalı saçları vardır , gözü turkuazdır , orta boylu ve zayıftır.Asimetrik küçük ve güzel bir burnu vardır.Dudakları ne çok ince ne çok kalındır.Hafif kalkık kaşları vardır.Bembeyaz bir ten rengi vardı , soğuk ve çok asil görünür. Bu asil görünümü ona ulaşılması güç bir görüntü verirdi.
Ruhsal Özellikleri;
Kişiliği: Hırslı , çalışkan , zeki , kurnaz , azimli , kendine güvenen , burnu havada , safkan dışındakilerden nefret eden , başkalarının düşüncelerini fazla önemsemeyen biri.
Hobileri: Karanlık sanatlar , piano çalmak.
Fobileri:
Geçmiş & Ailesi;
Kısaca Özgeçmişi: Londrada doğmuştur , safkandır , black ailesindendir.Babası bakanlıkta çalışmaktadır ve birçok kişi babasının ölümyiyen olduğundan şüphelenmektedir.Sirius hariç bütün ailesi Slytherin'lidir.Ailesinde ölümyiyenler vardır.Ailesi muggle ve bulanıkları sevmez.
Yaşayan Aile Bireyleri: Annesi Jane Black , babası Daniel Black , büyükbabası Chris Black , kuzenler , teyzeler ...
Forumdaki Akrabaları: ~
Örnek RP :
Elinde olmadan saçlarıyla oynuyordu, bir şeylerle oynamaya ihtiyacı vardı, ilgilenmeye. Birden mavi gözlerinin dikkatini birşey çekti kenarda sanki birini ayağını görüyordu. Tanıdık geldi bu ayakkabı ona. Dikkatli bakınca birden Bella diye bağırdı. Hemen yanına gitti koyu yeşil kısa eteği çamurlarla kirlendi çizmeleri çamurlara girdi; ama şuan belkide tek değer verdiği insanı baygın bulmuşken, kirlilik onun için mühim değildi. O farketmeden birkaç kişi başına toplanmıştı bile, hemen müdahele için okula götürdüler. Önemli birşeyi yoktu, sadece yediği şeyler dokunmuştu. Dinlenmesi için Bella'yı yalnız bıraktı. Ortak salona doğru yürüdü, birden başının döndüğünü hissetti tam düşecekken son anda Hannah onu tuttu. Bu duruma şaşırmıştı çünkü Hannah kendisini sevmezdi. Biraz utandı çünkü hep güçlü görünmek Nell'in doğasında vardı. Hannah iyi olup olmadığını sordu ve ortak salonun kapısına kadar ona eşlik etti. Kendinden tiksinmişti Hannah denen bulanığa bir dakikalığına bile olsa yardımına muhtaç kaldığı için.
Uyumak istiyordu, hiç bu kadar istememişti uyumayı, rüya onu çok etkilemişti, acaba doğru muydu rüya yoksa hayalgücünün bir ürünü müydü? Emin olamıyordu. Üstündeki çamurlu giysileri çıkarttı geceliğini giyip yatağına uzandı. Ve sırf kafası dağılsın diye pek sık yapmadığı bir şey yapıp ders kitabı okumaya başladı. Ama yinede engel olamadı düşüncelerine. Olmuyordu yapamıyordu bir türlü, en iyisi uykuya dalmak dedi. Aynı rüyayı görme ihtimaline karşı yine de uyuyacaktı. Ömründe hiçbirşeyden korkmamıştı ve korkmayacaktı.
Ertesi gün hiçbir rüya görmemiş olarak uyandı. Her zamanki gibi soğuktu,Hannah kendisine günaydın dedi büyük saona giderken. Cevap vermeye bile gerek dumuyordu bu bulanığa. Tiksintiyle suratına baktı. Hannah üzülmüştü ama bu Nell'in umrunda olacak son şeydi. Bella çıkıp geldi birden yanına , bu duruma sevinmişti. Bella direk az önce gördüğü sahnenin değerlendirmesini yaptı. Şu salak bulanıklar bizim gibi safkanlarla konuşma cesaretini nereden buluyorlar anlamıyorum? Nell ona katıldığını belirten bir ifade takındı ve ardından suskunluğunu bozdu : Sahip oldukları tek cesaret bu. Bella bir kahkaha patlatıverdi. Nell ise hiçbir gülme belirtisinde bulunmadı. Kendine komik gelen şeylere o da bir kahkaha patlatırdı , ama genelde bu durumlar safkan dışındakilerin başına gelen kötü olaylardı. Birlikte masaya oturdular ve herkesin gelmesini beklemeye koyuldular.